Kobi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Her gün ismini sıkça duyduğumuz ‘KOBİ’ nin tanımını yaparak başlayalım. Buna göre KOBİ’nin en kısa ve en anlaşılır tanımı (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler), "250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu 125 milyon lirayı aşmayan ve yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler." olarak tanımlanmıştır.
Sanayi dışı sektörlerde 20'den az çalışanı olan işletmeler KOBİ olarak değerlendirilirken, 20 ve daha fazla çalışanı olan işletmeler büyük ölçekli olarak dikkate alınmaktadır. Sanayi sektöründe ise 1-5 çalışanı olan işletmeler KOBİ olarak değerlendirilmemektedir. KOBİ terimi Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeleri ifade eder. Hangi işletmelerin KOBİ olduğuna ilişkin esaslar, “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir.
Yazımızın konu başlığı olan KOBİ’lerin belli başlı özellikleri de mevcuttur. Bu özellikleri de şöyle sıralayabiliriz. Düşük yatırım maliyetleri ile istihdam imkanı oluşturmak. Teknolojik yeniliklere yatkın olmak. Az yatırımla çok üretim ve çeşitlilik sağlamak. Yapısı nedeniyle ekonomik dalgalanmaları absorve etmek ve daha az etkilenmek. Talep değişikliği ve çeşitliliğine daha kolay uyum sağlarlar. Bölgelerarası dengeli kalkınmayı sağlarlar. Gelir dağılımındaki eşitsizliği minimuma indirirler. Kişisel tasarrufları teşvik ederler ve hareketlendirirler. Büyük işletmelerin destekleyicisi ve tamamlayıcısıdırlar. Demokratik toplumların ve liberal ekonomilerin ana sigortasıdırlar. Politik ve sosyal sistemin istikrar unsurlarıdır.
Yazımıza günlük hayatta sıklıkla ismini duyduğumuz, muhasebe dilinde de her gün onlarca kez konuşulan KOBİ’ler ve KOBİ’lerin sınıflandırılmasına ilişkin bilgileri yazarak devam edelim. Buna göre 4 Kasım 2012 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) Tanımı ve Nitelikleri Belirleyen Yönetmelik ile 2005 yılında belirlenen kriterler genişletilerek KOBİ’lerin destekler ve teşviklerden daha fazla yararlanmasının önü açılmıştır. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin tanımında değişiklik yapılmasına dair yönetmelik 24 Haziran 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten itibaren 125 Milyon TL’nin altında net satış hasılatına veya mali bilançoya sahip olan ve KOSGEB’in desteklediği sektörler arasında yer alan tüm işletmeler KOSGEB desteklerinden yararlanabileceklerdir.
Yapılan tanımlar ve anlatımlara göre karşımıza üç tür işletme şekli çıkmış oluyor. Buna göre;
Mikro İşletmeler: 10 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hâsılatı veya mali bilançodan herhangi biri 3 milyon TL aşmayan işletmeler, mikro işletme olarak adlandırılmaktadır. Yönetmelikle birlikte Mikro işletme tanımında değişiklik yapılmamıştır.
Küçük İşletmeler: 50 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık satış hâsılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 25 milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler küçük işletme olarak adlandırılmaktadır.
Orta Büyüklükteki İşletmeler: 250 çalışandan az istihdam rakamı ve yıllık satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 125 milyon TL’yi aşmayan işletmeler, orta büyüklükte işletme olarak adlandırılmaktadır.
Kobilerle ilgili bilgi ve anlatımlara yer verdikten sonra KOBİ’lerde birleşme ve bölünme ile nakit akışıyla ilgili olarak akla gelebilecek sorulara yanıt olması için aşağıdaki bilgileri yazalım.
KOBİ’lerde nakit akışı; KOBİ’lerde finansal açıdan en önemli iki konudan biri nakit akışı diğeri de vergi planlamasıdır. Nakit akışı, işletmedeki nakit girişleri ve çıkışlarını ifade etmektedir. İşletmelerde yönetimden beklenen aktif ve pasif yönetimi dediğimiz olgu basitçe; alış, borçlanma, üretim, depolama, satış, tahsilat sürecinin başarılı bir şekilde yönetilmesidir. KOBİ yöneticilerinin özellikle de yeni girişimcilerin nakit akışı sorunları ile karşı karşıya kalmamaları için işleri ile ilgili iyi bir fizibilite yapmaları ve en azından önündeki 12 ayın nakit bütçesini oluşturarak faaliyetlerine başlamaları finansal başarı için önemlidir. KOBİ’lerin nakit akışı konusunu çok iyi biçimde yönetebildiklerini söylemek oldukça güçtür. Özellikle sürekli bir şekilde işletme sermayesine ihtiyaç duyan KOBİ’lerin nakit akışlarını –istisna olan şirketler dışında- çok doğru planlayabildikleri söylenemez.
KOBİ’ler nakit akışı konularında neden başarısız oldukları sorusuna yanıt olması için. KOBİ’lerin işe başlarken öz kaynağın bilinçli ya da bilinçsiz olarak düşük tutulması, plan ve programsız yatırım kararları, rekabetin büyüsüne kapılıp gereğinden fazla müşteri finansmanına yönelmek (devamlı vade açmak) gibi nedenler sayılabilir. Ancak en sık rastlanan durumlardan biri de işletmede oluşan nakit varlıkların kazançmış gibi kişisel ihtiyaçlar için işletme dışına çıkarılmasıdır. Bu konu KOBİ’ler için en önemli ve riskli konuların başından gelmektedir.
KOBİ’nin tanımını ve işleyişiyle ilgili bilgileri yazdıktan sonra KOBİ’lerde ortaklar şirketlerinden para çekebilecekler mi? Sorusunun yanıtını da aşağıya yazarak, yazımıza devam edelim. Soruya cevap olması için: Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) ilk halinde ortakların şirketten para çekmeleri yasak iken; son düzenlemeler ile birlikte şirket ortakları şirketlerine borçlanabilme olanağına sahiptir. Ortaklar şirketten değişik şekilde para çekebilmektedirler. Ancak her seçeneğin iyice incelenmesi ve seçeneklerin maliyetleri ve vergisel yüklerinin iyi planlanması gerekmektedir. KOBİ’lerde sıklıkla rastlanılan konulardan biri şirket ortak ya da ortaklarının şirkete borçlanmalarıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun ilk hali sermaye şirketlerinde ortakların şirkete nakdi ve ayni borçlanmalarını yasaklamakta ve karşılığında adli para cezası öngörmekteydi. Ancak yapılan değişikliklerden sonra ortakların şirkete borçlanabilmeleri iki istisna dışında serbesttir. Bu istisnalar mevcut olduğu halde borçlanmanın cezası üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıdır. Ayrıca ortakların ayni borçlanma yasağı da kaldırılmıştır.
KOBİ’nin tanımını yaptıktan ve işleyişiyle ilgili bilgileri yazdıktan sonra KOBİ’lerde birleşme? Sorusunun yanıtına bir bakalım. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) birleşme “devralma yoluyla” ve “yeni kuruluş şeklinde” olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir. Bir şirketin diğerini devralması “devralma şeklinde birleşme”, yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, “yeni kuruluş şeklinde birleşme” olarak adlandırılmıştır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK)’da aynı tür şirketlerin birleşebileceklerini düzenleyen sınırlayıcı kural kısmen kaldırılmıştır. Buna göre sermaye şirketleri; sermaye şirketleri, kooperatifler ve devralan şirket olmaları şartıyla şahıs şirketleriyle (kolektif, komandit şirket) birleşebilir. Şahıs şirketleri de; şahıs şirketleri ve devralınan şirket olmaları şartıyla sermaye şirketleri ve kooperatiflerle birleşebilir. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK)’da tasfiye halindeki bir şirketin birleşmeye katılması olanaklı hale getirilmiştir. Bunun için tasfiye halindeki şirketin devrolunan şirket olması ve malvarlığının dağıtımına başlanmamış olması gerekir. Sermayesini kaybetmiş veya borca batık durumda bulunan bir şirketin de birleşmeye katılmasına olanak sağlanmıştır. Bu şirketlerin hangi şartlarda birleşmeye katılabileceği hem kanunda hem de ikincil mevzuatta açıklanmıştır.
Günlük hayatta ismini çok sık duyduğumuz KOBİ’lerde Türk Ticaret Kanununa göre tür değişimine gitmekte mümkündür. Akla gelebilecek tür değişikliğiyle ilgili soruya yanıt olması için aşağıdaki yazıyı yazmakta fayda vardır. Buna göre KOBİ’lerde tür değiştirme Türk Ticaret Kanunu (TTK)’ya göre tür değiştirme, bir şirketin hukuki şeklinin değişikliğidir. Bu nedenle ticaret şirketlerinin tür değiştirmesi mevcut TTK’dan daha ayrıntılı düzenlemeye tabi tutulmuştur. Tür değişikliğinde yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamı niteliğindedir. Tür değiştirmede, dönüştürülecek türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulama alanı bulur. Peki hangi şirketler nasıl tür değiştirebilir? Sermaye şirketi; sermaye şirketine (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket), kooperatife. Kollektif şirket; sermaye şirketine (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket), kooperatife, komandit şirkete. Komandit şirket; sermaye şirketine (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket), kooperatife, kollektif şirkete. Kooperatif; sadece sermaye şirketine dönüşebilmektedir. Ayrıca; Türk Ticaret Kanunu (TTK)’ya göre ticari işletmeler ve ticaret şirketleri karşılıklı birbirlerine dönüşebilirler.